- Mesajlar
- 254
- Tepki puanı
- 305
- Puanları
- 63
Level
8
Soğuk bir gecede, bir handa, Hagard’ı yürümüş ve sağ çıkmış bir savaşçının hikayelerini dinlemek elbette ilginç olabilir. Genelde iyi bir hikâye dinlemeye aç olan insanlar savaşçının etrafında toplanıp onun abartılı maceralarını dinlerler ve keyifli bir gece geçirirler.
Ancak biri eğer Aarvad’ın o güne kadar gördüğü en acımasız ve tehlikeli yaratık olan Draha’dan bahsederse insanlar hemen uzaklaşır. Özellikle gece vakti yaşlı ejderha Draha'nın adını anmak uğursuzluk sayılmaktadır.
Draha'nın bu dünyaya nasıl geldiğine dair kesin bir bilgi yoktur. Bazı rivayetler onun Yaratıcı’nın önceki dünyalarından Aarvad’a gelmiş, bir şekilde hayatta kalmış kudretli bir varlık olduğunu iddia etse de bu teori kesin olarak kanıtlanmamıştır. Kanıtlanması da mümkün değildir çünkü zorlu bir arazi olan Narungard Çölü’nü geçmek, zorlu arazinin tehlikeleri ve canavarlar ile başa çıkmak çok ama çok zordur. Bütün bunların üstesinden gelinse bile Draha kimsenin karşılaşmak isteyeceği türden bir yaratık değildir.
Draha ve Narungard Çölü ne kadar korkutucu olsalar da çok yetenekli ve organize olmuş savaşçılar, en büyük olduklarını kanıtlamak, birer efsane olmak için çölün üzerindeki kadim kalelere girer ve birbirleri ile savaşırlar. Bunu tek bir amaç uğruna yaparlar. Karanlığın gözünün içine bakmak ve en büyük olmak. Bunu önce kendine, sonra da dünyanın geri kalanına kanıtlamak.
Kaleler ele geçirildikten sonra içindeki saf halde bulunan Narun Kristali’nin enerjisi büyücüler tarafından manipüle edilebilir ve bu büyücüler halk arasında “Karanlığın Kalbi” olarak bilinen zindanlara geçitler açabilirler. Bir savaşçı için bundan daha zor bir sınav yoktur.
On sekiz kattan oluşan, insanların akıl sağlığını sınayan tehlikelerden oluşan bu karanlık zindanda en güçlü savaşçılar ancak kalabalık gruplar halinde, bir takım gibi çalışarak ilerleyebilirler. Henüz en alta kata kadar gelebilen ve ejderha Draha ile karşılaşıp sağ kalabilen yoktur. Ancak bu bir gün olmayacağı anlamına gelmez. Aarvad’da her şey mümkündür.
Ancak biri eğer Aarvad’ın o güne kadar gördüğü en acımasız ve tehlikeli yaratık olan Draha’dan bahsederse insanlar hemen uzaklaşır. Özellikle gece vakti yaşlı ejderha Draha'nın adını anmak uğursuzluk sayılmaktadır.
Draha'nın bu dünyaya nasıl geldiğine dair kesin bir bilgi yoktur. Bazı rivayetler onun Yaratıcı’nın önceki dünyalarından Aarvad’a gelmiş, bir şekilde hayatta kalmış kudretli bir varlık olduğunu iddia etse de bu teori kesin olarak kanıtlanmamıştır. Kanıtlanması da mümkün değildir çünkü zorlu bir arazi olan Narungard Çölü’nü geçmek, zorlu arazinin tehlikeleri ve canavarlar ile başa çıkmak çok ama çok zordur. Bütün bunların üstesinden gelinse bile Draha kimsenin karşılaşmak isteyeceği türden bir yaratık değildir.
Draha ve Narungard Çölü ne kadar korkutucu olsalar da çok yetenekli ve organize olmuş savaşçılar, en büyük olduklarını kanıtlamak, birer efsane olmak için çölün üzerindeki kadim kalelere girer ve birbirleri ile savaşırlar. Bunu tek bir amaç uğruna yaparlar. Karanlığın gözünün içine bakmak ve en büyük olmak. Bunu önce kendine, sonra da dünyanın geri kalanına kanıtlamak.
Kaleler ele geçirildikten sonra içindeki saf halde bulunan Narun Kristali’nin enerjisi büyücüler tarafından manipüle edilebilir ve bu büyücüler halk arasında “Karanlığın Kalbi” olarak bilinen zindanlara geçitler açabilirler. Bir savaşçı için bundan daha zor bir sınav yoktur.
On sekiz kattan oluşan, insanların akıl sağlığını sınayan tehlikelerden oluşan bu karanlık zindanda en güçlü savaşçılar ancak kalabalık gruplar halinde, bir takım gibi çalışarak ilerleyebilirler. Henüz en alta kata kadar gelebilen ve ejderha Draha ile karşılaşıp sağ kalabilen yoktur. Ancak bu bir gün olmayacağı anlamına gelmez. Aarvad’da her şey mümkündür.